Merhaba Canım Söğüt!


Nerede olduğumu bilmiyordum ilk başta. Uçuyordum sanki sonsuz bir beyazlığın içinde. Sonrasında bulutların arasında olduğumu farkettim ve ardından aralandı bulutlar. Uçuyordum. Öyle kanat çırpmak değildi benimkisi süzülüyordum sadece, yönüm aşağısıydı.

Bulutlar aralandıkça aşağıda, çok aşağıda yemyeşil bir yer dikkatimi çekti. Yaklaştıkça farkettim ki kocaman bir ağaçtı bu. Sonsuzluğa uzanan dallara sahip, o güne dek görmediğim bir yeşil tonunda ve ulu bir ağaç. Süzülerek inmeye devam ettim. Ona yaklaştıkça büyüklüğü beni daha büyük şaşkınlığa uğratıyordu. Nihayet çıplak ayaklarım yumuşacık çimlere kavuştuğunda karşımda tarifi mümkün olmayan büyüklükte bir ağaç gövdesiyle karşı karşıyaydım.

Ona doğru yürümeye başladığımda bedenimin bilincine vardım. Çimenler ayaklarımı gıdıklıyor, tenimi varla yok arası bir esinti yalayıp geçiyordu. Çıplaktım fakat çıplaklık normaldi.
Tüm bunları idrak etmeye çalışırken anlam veremediğim sesler duymaya başlamıştım. Bir telaş hissettiriyordu bu sesler bana. Yapılması gereken çok iş varken bunun için çok az zaman olduğu hissi doğuyordu içime. Merakla ilerliyordum. O kocaman gövde gittikçe daha da büyüyordu.

Önüme çıkan dalların arasından geçerken bir hareketlilik çarpıyordu gözüme. Ufak tefek birileri koşuşturup duruyordu sanki. Tüylü, ufak yaratıklar mı demeliydim? Şaşkınlıktan donup kaldığım yerdeydim. Gördüklerim yaratık değil hayvanlardı. O kocaman ağacın gövdesinin çevresini dolanan tahtadan bir masa görüyordum. Bu masanın, ağacın gövdesinde kalan tarafında onlarca küçük hayvan oturmuş bir şeyler yazıyor, konuşuyor bir iş yetiştirmeye çalışıyorlardı. Kunduzlar, sincaplar, fareler, tilkiler, kurtlar ve daha nicesi anlayabileceğim şekilde konuşuyorlardı!

Ne kadar sürdü bilmem ama uzun bir süre onları öylece izledim sonra yürümeye devam ettim. Doğa sanki renklerin farklı bir tonuna bürünmüştü ve ben fantastik bir dünyaya adım atmış gibi haldeydim. Etrafımdaki çiçeklere dokunduğumda kıkırdamalar duyuyor, uçan kuşların ardında pırıltılar görüyordum. 

Bu muhteşem dünyada gezerken uyandım ya da kim bilir belki de sadece bu kadarını hatırlıyorum. Günlerce etkisinden çıkamamış o ağaca bir isim verememiş hiçbir ağaca benzetememiştim. Sonra taşındım. Evimin tam karşısında koskocaman bir salkım söğüt var. Bu yazılar da onun manzarasına karşı yazılıyor. Onu evden ilk gördüğümde "Seninle ne sohbetler edeceğiz kim bilir?" demiştim ona. Birkaç gündür ise rüyamdaki o ağacın bu ağaç olduğunu düşünmeye başladım. Bana işareti her ne ise aldım kabul ettim.

Buraya taşınmak en büyük hayallerimden birinin gerçekleşmesi demekti. O ağaç beni çok mutlu eden fantastik bir dünyanın giriş kapısı gibiydi rüyamda ve şimdi bu ağaç bana mucizelerimi müjdeliyor gibi. O halde oldu, oldu, oldu!

Reiki'yle, Theta Healing'le ve bundan sonra yoluma çıkacak ve beni aydınlatacak, bana beni hatırlatacak her kadim bilgiyle buluşmak dileğiyle. Mucizelerim için hazırım 🤗

Bu gece daha çok yıldız var gökyüzünde ya da bana daha çoğu görünüyor.
Bu gece farklı bir kokusu var rüzgarın ve farklı hışırdıyor yaprakları o ağacın.
Bu gece farklı diğer gecelerden,
Bir haber var cebinde,
mucizelerden bir müjde...



3 yorum:

  1. ne güzel bir hayret ediş olmuş.. farkına vara vara izlemişsiniz doğayı..

    YanıtlaSil
  2. Blogunuzu yeni keşfettim ve hemen takibe aldım.Zamanınızı ayırmak isterseniz sizi de beklerim,sağlıcakla kalın.

    https://dizifilmkitaptavsiye.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  3. akıcı ve fantastik anlatım için teşekkürler...

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.