Haw - Kemal Varol

14 Mayıs günü kendisiyle tanışma şansına eriştiğim Kemal Varol'un ikinci romanı Haw'da sıra. Diğer kitaplarındansa Haw'ı seçme nedenim hikayenin bir köpeğin gözünden anlatılıyor oluşuydu. Çünkü konu benim için tartışılmazlardan olan Kürt sorunuydu. Ülkemde milyonların ölmesine neden olan bu sorunu, Diyarbakırlı ve halen Diyarbakır'da yaşayan bir yazar olan Kemal Varol'dan okumak hayatımın ilklerinden biri oldu.

Ee peki nasıl buldun kitabı soruları eminim ki sorulmaya başlandı hemen cevaplamak gerek. Tıpkı La Fontaine masallarında olduğu gibi Mikasa isimli bir köpeğin 1990'lar Türkiye'sinde, Diyarbakır'da yaşadıkları tamamen objektif gözlerle anlatılmış. Mikasa annesi tarafından terk ediliyor, sokaklarda yaşamak zorunda kalıyor, aşık oluyor ve o günden sonra başına ne gelirse gelsin aşkının hayaliyle yanıp tutuşuyor. 

Cins köpek sanılıp alınan Mikasa'ya adını askerler koyuyor ve sıkı bir eğitime tabi tutuyorlar onu. Bir mayın arama köpeği oluveriyor. Askerlerle arasındaki ilişki oldukça karmaşık çünkü askerler de psikolojik bir savaşın içinde. Her gün ölmediğine şükreden, şafak yaklaştıkça bu stresi daha çok yaşayan insanlar onlar da. Bu stresin acısını kimi zaman Mikasa'dan çıkarıyorlar elbette. Mikasa ise hep bir parti binasının önünde görüp aşık olduğu Melsa'nın hayalini kurup duruyor, adeta onu bir daha görebilmek umuduyla yaşamaya devam ediyor.

Mikasa'yı hayat oradan oraya sürüklerken insanların birbirlerini öldürdüklerine, parti mensuplarının yaka paça toplanıp götürüldüklerine ve hatta kiminin askeriyede tutulduklarına şahit oluyor. Geceleri seslerini duyuyor onların.

Tamamen objektif gözlerle, Kemal Varol'un da dediği gibi slogan atabilecek hiçbir insana söz vermeden Mikasa'nın gözlerinden bir hikaye anlatılıyor. İnanın sokaklarda yaşayan köpeklerin maruz kaldıkları durumlar bile öylesine gerçek ki, okurken barınaklarda karşılaştığım manzaralar gözümün önüne geldi. 

Kısacası sen, ben, o ayrımına girmeden olan her şey tarafsız biri tarafından bir köpek tarafından anlatılmış. Sizler ne düşünürsünüz bilemiyorum ama benim böyle bir kitabı okumaya ihtiyacım varmış. Birbirimize öcü gibi gösterildiğimizden, korkutulduğumuzdan herkes diğerini düşman görüyor. Ne var ki, siyasi olayların ardında, olan hep bizler gibi masum, sade vatandaşa oluyor. Sevgiler...