Rockefeller Ailesi - Ali Kuzu

Rockefeller Ailesi'ni henüz duymayan kaldı mı bilemiyorum ama kendileri "Dünyayı kim yönetiyor kardeşim?" sorusunun tek cevabı olarak adlandırılıyorlar. Duymayanlar da bu şekilde öğrenmiş olduğuna göre Ali Kuzu'nun kaleminden Rockefeller Ailesi'ne yakından bakalım diyorum.

Her şeyden önce büyük büyük Rockefeller'in çok zeki bir adam olduğunu söylemezsem haksızlık etmiş olurum. Önüne çıkan her fırsatı iyi değerlendirmesini bilmiş, ileri görüşlü ve bu yeteneğini faydaya çevirmekte çok başarılı bir isimmiş kendisi. Ve bu imparatorluğun temellerini taa 1859 yılında Maurice Clark ile birlikte gıda alım satımı yapan küçük bir işletme kurarak atmış. Hızla büyüyen bu işletme sonrasında petrol piyasasının gelebileceği noktayı görerek bu işe el atan Rockefeller burada da istediği başarıyı yakalayıp bankacılık ve finans konuları üzerine yoğunlaşmış. 

Bu yolda tabii ki birbirini kollayan bir grup oluşmuş ve hep kendi aralarında paslaşarak dünyayı kendi tekellerinde yönetebilecek hale getirmişler.

Bahsedilen bu grup günümüzde birçok petrol şirketinin, bankanın, yazılı ve görsel basının sahibi konumunda ve bu noktadan sonra onlardan habersiz kuş uçamayacağı da hepimizin malumu olsa gerek. Eee yönetsinler zaten 1800 lerden beri böyle gelmiş böyle gider diyeceksiniz muhtemelen. Sadece bununla kalsa bence de yönetsinler fakat bu işin bir de perde arkası var maalesef. 

2. Dünya Savaşı'nın çıkmasında parmakları olan, Hitler'e maddi kaynak sağlayan, günümüzde adını duyunca koşarak kaçmamız gereken GDO'yu ortaya çıkaran ve Hitler döneminde insanlar üzerinde yapılan çeşitli ölümcül deneyler sonrasında bugün bizlere uygulanan çeşitli kimyasalların uygulanmasını sağlayan bu grup dünyayı farklı bir açıdan da yönetmeye çalışıyor.

Farklı yazılarla daha detaylı anlatacağım ve uzak durmamız gereken kimyasallardan biri; içme sularımızda, diş macunlarımızda ve ambalajlı gıdaların neredeyse hepsinde bulunan florür.

GDO ile dünya tarım sektörünün nasıl ele geçirilmeye çalışıldığı, florür ile nasıl aptallaştırılmaya çalışıldığımız, periyodik olarak ansızın ortaya çıkan salgın ve ölümcül hastalıkların nedenleri ( Kuş gribi, kolera, aids, sars, ebola, şarbon, domuz gribi, ...) bu hastalıkların ardından ilaç sektörünü daha d zenginleştiren aşılar ve konuşulacak daha onlarca konu var.

Kitap için söylemem gerekenler ise maalesef o kadar da iyi değil. Böylesine can alıcı konular işlenirken sürekli tekrarlanan bilgilerle okuyucuyu çokça sıktığını söylemeliyim. Aynı şeyi bir kitapta kaç defa okuyabilirsiniz ki? Kitapları daha kalın çıkartabilmek uğruna böyle bir yola başvurmak çok acı ve bir daha bu yayınevini tercih edeceğimi hiç zannetmiyorum. Yazar yapıyorsa yayınevi bu durumu düzeltmeliydi diye düşünüyorum. 

Can alıcı konularla yakında görüşmek üzere :)