Öyküm Yayınlandı; Kamyon

Paylaşmalara doyamadım ama buradan da yazmasam olmazdı değil mi? Dün bir öyküm yayınlandı ve o andan beri mutluluk bende tavan yaptı. Birkaç dakikanızı ayırıp okur ve yorumlarınızı bırakırsanız çok sevinirim. Çok teşekkürler.


KAMYON

Üç kardeş, babalarının tabutu önünde sağlam durmaya çalışıyordu. Etrafları akrabaları ve tanıdıklarıyla sanki bir koruma çemberine alınmıştı; gözlerinden tek yaş akmasın, yürekleri acımasın diye çırpınıyorlardı. Her birinin elleri tabutta, gözleri ise ayakta durmaya çalışan annelerindeydi. Üç kardeş tabut değil, babalarına edecekleri son vedanın ağırlığını taşıyordu sanki.
Üçü yan yana yıllar önceki gibi boy hizasına dizilmiş, ‘Gitme,’ diyorlardı içlerinden. Geçmişte döneceğine emin oldukları babaları bu kez dönmeyecekti belki ama eninde sonunda kavuşacaklardı yeniden. Neva babasının tabutunu seviyordu bir yandan, diğer yandansa sabah evden çıkarken cebine attığı oyuncağın düşündürdüklerine engel olamıyordu. Dalıp dalıp o günlere gidiyor, güzel günleri yâd ediyordu.
*  *  *
“Neva, kızım hadi gel baban gidiyor. Yolcu etmeyecek misin?” demişti annesi o gün. Neva da önceki seferlerden aklında kaldığı gibi banyodan bulduğu tasın içini silme suyla doldurmuş, döke saça babasını uğurlamaya gidiyordu. “Su dökelim ki, çabuk gelsin di mi anne?” demişti yanlarına varınca. Bu sözleriyle annesiyle babasını güldürmüştü ama yaptığıyla çok gurur duymuştu. Gülücüklerin ardından gelen ayrılık gözyaşlarını görmemişti bile. Nasıl görsündü? Aklı fikri henüz gitmemiş olan babasının döneceği gün neler yapacaklarındaydı. Sesini duyar duymaz koşar atlarım kucağına, diye hesaplar yapıyordu minicik kollarına ağır gelen su dolu tası taşırken. Nadir’le Nedim’den önce ben koşmalıyım, en çok beni tutmalı kucağında, diyordu. Her seferinde de öyle olmaz mıydı zaten? Hep ilk koşan o olur sonra da kolay kolay inmezdi babasının kucağından.
Vedalar edildikten sonra babası, cüssesine göre oldukça küçük bavulunu eline almış, yanında Nedim ve Nadir’le meydana doğru yola koyulmuştu. Şehre giden minibüslerden birine binecek ailesi için para kazanacaktı yine. Bu ayrılıkları çekilir yapan sadece buydu zaten. Neva, annesinden önce davranıp artık tutmakta oldukça zorlandığı tası boca ediverdi babasının arkasından, bir de kimsenin görmesini istemediği bir tanecik göz damlasını. Dikkatleri başka yere çekmek için de suyun bir kısmını terliğin içindeki minnacık ayaklarına döküvermişti. “Ay tüh, bak yine ayaklarımı ıslattım anne!” diye de onun da çok üzülmesini engellemek istemişti. Annesi, babasına son bir kez el sallayıp Neva’yı kucağına aldı ve ıslak çorapları çıkarıverdi minik ayaklarından. Çoraplar kurutma iplerine asılırken Neva yeni çoraplarıyla bahçede dolaşmaya başlamış, babalarını meydana kadar yolcu etmeye giden kardeşlerini beklemeye başlamıştı.
Nedim nefes nefese girmişti kapıdan. “Neva,” diye bağırıyordu, “bak, bak ne bulduk sokakta. Babamın kullandığı şeylerden. Bak işte, artık biz de babam gibi süreriz bunları. Birimiz yükleri doldurur, birimiz sürer, birimiz de boşaltır.” Bu fikir Neva’nın öylesine hoşuna gitmişti ki, bununla oynarken sanki babalarıyla beraber olacaklarmış gibi hissetti. Onun da aklına bir fikir geldi. İçeri koştu aniden ve ellerinde renkli birkaç parça şeyle birlikte geliverdi. İkisini de karşısına alıp şöyle dedi, “Bu ben olayım.” Kırmızı olanı gösteriyordu bunları söylerken. Siyahı Nedim, mavisi de Nadir olacaktı. Her seferinde bunları yükleyeceklerdi kamyona ve tabii ki kırmızı olan ilk yüklenen olacaktı ve en son indirilen. Böylece babasıyla daha çok vakit geçirebileceğini düşünmüştü aklınca ve babaları yokken en sevdikleri oyun bu olmuştu yıllarca. O günden sonra babaları her seferinde giderken kaç gün arabayı sürmeleri gerektiğini, kaç tur atmaları gerektiğini anlatıyordu. Söylediği şekilde kamyonu sürerlerse hemen geri döneceğini söylüyordu.
*  *  *
Babalarının mezarının başındaydılar şimdi. Herkes uzaklaşmıştı, üç kardeş ve anneleri, eski günlerdeki gibi baş başa kalmışlardı babalarıyla. Dualarını okudular, anılardan bahsettiler. Sonra Neva evden çıkarken yanına aldığı, çocukluklarına dair en büyük hatıraları, yeşil kamyonla, üç kardeşi temsil eden kapakları taze toprağın üzerine bıraktı. “Babam yalnız hissetmesin.” Kardeşleri ve annesini rahatlatmak istercesine gözlerine baktı. “Biz yanına gidene kadar babam bu kamyonla zaman geçirir. Zamanın nasıl geçtiğini anlamayacak. Söz…”
https://yesilgazete.org/blog/2016/01/30/fotooyku-kamyon-sinem-demirdoven/

30 yorum:

  1. Çok çok beğendim Her Şeyden Konuşmalı. Çok anlamlı bir öykü olmuş, sonuna doğru yüreğim burkuldu. Gerçekten başarılısın. Kalemine Sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim yorum yazdığın için. Çok mutlu ettin beni :)

      Sil
  2. 'Babam yalnız hissetmesin' Cümle, gözlerimden vurdu!

    YanıtlaSil
  3. Tebrikler canim duygu dolu bir hikaye. Tabii ki paylasmak en dogal hakkin. Ben de çok seviniyorum yazilarimi bir yerlerde gördükçe.

    YanıtlaSil
  4. Sevgili kızım.Yazmak hem rahatlatıcı,hem de dışarıyı seyir eşliğinde içimize yaptığımız yolculuğun eşsiz notlarıdır.Öyküyü çok dramatize etmeden anlatıp, acıyı kutsallaştırmışsın.Ayrıca nerede yayınlandığını yazarsan sevinirim yavrum.Seni kutluyor,nice hikayelerini okumak üzere diyorum.Ece ablanız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu anlamlı yorumunuz için çok teşekkür ederim Ece abla. Bir internet sitesinde yayınlandı, linki yazının hemen altında.

      Sil
  5. inanın gözüm doluyor :( “Babam yalnız hissetmesin.” küçük bir çocugun söylediği bir cümle, öyle çok şey barındırıyor ki.. yazacak kelime çok belki ama tarifi var mı yok, ne diyebilirim ki...

    YanıtlaSil
  6. Çok güzel olmuş kalemine yüreğine sağlık.. Duygu dolu yürekleri vuran bir hikaye...

    YanıtlaSil
  7. Müthiş! Çok içten bir yazı... Tebrik ederim :)

    YanıtlaSil
  8. Gerçekten duygulu bir öykü. Devamını bekliyorum.

    YanıtlaSil
  9. Çok güzel bir öykü olmuş yüreğinize sağlık ayrıcada tebrik ederim inşallah daha nice güzel öykülerinizi okuruz ...

    YanıtlaSil
  10. Tebrik ederim canım. Çok güzel olmuş. Kalemine sağlık. Babana konulu hikayeler, şiirler kısaca herşey beni çok etkiliyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim :) Baba figürü hepimiz için farklı bir noktada.

      Sil
  11. Ne güzel yazmışsın.Allah kabiliyetini arttırsın

    YanıtlaSil
  12. Yazı atölyelerinde oluşturulan ve sonu birkaç satır okuduktan sonra tahmin edilen öykülere benziyor. Ümidinizi kırmak istemiyorum yine de. Başlangıç için önemli bir aşamayı geçmişsiniz. Yazmak hele ki yazdığını yayımlamak büyük cesaret gerektiren bir eylem. Öyküyü kurgularken merak duygusunu her satırda diri tutmak gerekir. Bir sonraki satırı, sonrakini, daha sonrakini derken okur finale nasıl geldiğini anlamamalı. Ve finalde okuru ters köşeye yatıran şaşırtıcı bir son insanı olduğu yere mıhlamalı.

    Yazmaya devam edin...

    Kolay gelsin.

    YanıtlaSil
  13. Tebrikler :)
    Ne mutlu sana... Gerisi gelir inşallah...

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.