Marslı - The Martian

Günlerce önce kitabını okuyup sonra filmi izleyeceğim diye ayak diresemde yine önce filmi izledim. Neden mi? Çok beğenilen bir kitabın filminin kötü olduğuna dair yorumlar yapan arkadaşlarım yüzünden meraktan çatlamak üzereydim de ondan :) Negatif yorumların yanı sıra çok güzel olduğunu söyleyen yorumlar da vardı elbette ve tabii ki kendim için son kararı ben vermeliydim. 

Mars'a göreve giden bir ekip daha görevlerini bitiremeden, çıkan fırtına nedeniyle acil dönüş yapmak zorunda kalırlar. Gemilerine dönerken maalesef bir arkadaşlarını, öldüğünü düşünerek geride bırakırlar fakat Mark Watney ölmemiştir. Ekip, gemileri zarar görmeden fırtınadan kaçabilmek için büyük bir hızla Mars'tan ayrılır. Mark ise fırtına sona erip, güneş ortaya çıktığında ansızın Mars topraklarının arasında uyanıverir. 

Araştırmaya geldiğiniz koskoca bir gezegende tek başınıza kaldığınızda önünüzde sadece iki seçenek vardır. Ya pes edecek ya da sonuna dek yaşamaya çalışacaksınızdır. Mark da yaşamayı seçer. 4 yıl sonra başka bir ekibin Mars'a geleceğini bildiğinden her türlü planını o güne dek yaşamak üzerine kurar. O Mars'ta yaşamaya çalışırken Dünya'dakiler Mars'ta bir şeyler olduğunu fark etmekte gecikmezler. 

Mark, 4 yıl boyunca yemeğe ihtiyacı olduğu için Mars üzerindeki her türlü yiyeceğin sayımını yapar ve bunların yeterli olmayacağını fark eder. Bunlar yetmeyecekse üretime geçmeyi denemesi gerektiğinin farkındadır ve elindeki patatesleri üretmeye karar verir. Filmin bu kısmını oldukça keyifli bulacağınıza eminim. Çünkü Mars'ta üretim yapmak emin olun Dünya'daki kadar kolay olmayacak ;)

Patates üretimini gerçekleştiren Mark, bir süre sonra Dünyadakiler tarafından da fark edilir ve iletişime bile geçerler. Bu sahnelerde kullanılan sisteme ve iletişimin nasıl zor olsa da muhteşemliğine hayran kalacağınızı düşünüyorum. Bilim, her türlü zorluğun üstesinden gelebilmek için belki de elimizdeki tek araç. Anlattıklarıma bakarak her şeyin yolunda ilerlediğini sanmayın. Filmin sürprizlerini elbette ki anlatmayacağım :) O keyfi izlerken yaşamalısınız.

Şimdi gelelim benim film hakkındaki düşüncelerime; ilk olarak filmi çok beğendiğimi söylemeliyim. Beğenmeyenlerin de neden beğenmediğini maalesef hiçbir zaman anlayamayacağım. Işık mı kötü?, Mars'ı yanlış mı göstermişler?, Matt Damon kötü mü oynamış?, Uzay araçları gerçeği mi yansıtmıyor?, ... ve bir sürü şey sıralayabilirim. Bence tartışılacak hiçbir noktası yok. Çok keyifli, kimi zaman stresli, kimi zaman komik, kimi zamansa sinirlendiren sahneleriyle tüm sinemaseverlerin seveceği bir film. Marslı - The Martian'ı herkese tavsiye ederim. Keyifli seyirler :)

4 yorum:

  1. Bu tarz filmleri ve Matt'i severim teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. bilim kurgu filmlerini oldum olası sevmişimdir.
    ilkten kitabını okuyayım, ardından filmini izlerim diye listeye almıştım.
    ama sanırsam kitap biraz daha bekleyecek. yazını okur, okumaz filmi bekletmemem gerektiği aklıma geldi. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı kaderi paylaşıyoruz :) Bence de bir an önce izle ;)

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.