Aldım Salvador Dali'yi Karşıma ve...

... başladım anlatmaya...

Sevgili Dreamland Günlükleri beni bir mime çağırdı ve dedi ki; ..... ile karşılaşsan ona ne söylerdin? Kime ne söyleyebilirim diye uzunca zaman düşündüm ve yıllar boyu, taa ortaokuldan beri hayranı olduğum adamı aldım karşıma. Evine kadar gitmiş, yürüdüğü yerlerde yürümüş, eserlerinin bir çoğunu yerinde görme şansına erişmiştim. Elbette söyleyecek birkaç sözüm de vardı kendisine. Salvador Dali'yi aldım karşıma ve dedim ki;

İyi ki gelmişsin bu dünyaya!

Onunla tanışmamı sağlayan "Belleğin Azmi" isimli bu tablosu oldu. Bu görüntü Salvador Dali'nin yatak odasından bir kare. En sevdiğim eserinin yatak odasında asılı olması bana onun için de bu tablonun özel olduğunu hissettirdiğini söylemeliyim. Onunla tanışmam bu tabloyla başlasa da onu araştırdıkça hem şaşırıyor hem de ona hayran oluyordum. Ortaokul sıralarında Belleğin Azmi'nin bir reprodüksiyonunu da yapmış ve resim öğretmenime kaptırmıştım :) 

Otobüsle yaklaşırken bu kale gibi ve her yerinde yumurtalar bulunan bu evi gördüğümde kalbim yerinden çıkmak üzereydi. Aileme burayı görme şansını bana tanıdıkları için binlerce teşekkür etmeliyim. Evde aklınızın ucuna hatta hayallerinize bile uğrayamayacak ilginçlikte eserle karşılaştıkça böylesine muhteşem bir beyinle aynı dünyada yaşamış olmaktan gurur duyuyor ve yaratıcılığına şapka çıkarıyorsunuz. Gördüğünüz her eseri hem bir bütün olarak hem de parça parça incelemeniz gerektiğini buraya bir not olarak iliştirip devam ediyorum.

Müzeye dönüştürülmüş evinde dolaşırken, eserlerini incelerken onunla konuşmuştum aslında. Bunu anlatmak da bu mime kısmetmiş belli ki. Ona şöyle şeyler söylüyordum; "Böylesine muazzam bir hayal gücüne sahip olduğu için harika birisin ve bana ilham veriyorsun. Yaratıcılığını köreltmelerine izin vermediğin için teşekkürler. Sana deli bile deseler onu da kabul edip yoluna devam ettin. Ben de beni engelleyenlere karşı tıpkı senin gibi duracağım. Olmaz, zor, yapamazsın deseler de kendime inanıp başaracağım."

Ressamlığının yanı sıra heykelcilik, fotoğrafçılık, filmcilik, takı tasarımcılığı gibi işlerle de uğraşmış olan Dali'nin hayal gücüne siz de şaşıracaksınız. Ağzım açık izlediğim her eserinde anlatmak istediği öyle çok şey var ki bana bunu nasıl başarabildiğini de anlatmasını isterdim.

Çok ama çok sevdiği karısı Gala'yı resmettiği birçok tablosu olan Salvador Dali, onun ölümünden sonra yaşama şevkini kaybetmişcesine münzevi bir hayat sürmeye başlıyor. Bu noktada böylesine muhteşem bir adamla bir hayatı paylaşmanın muhteşem güzel yanları olabileceğini düşünüyorum ve aynı muhteşemlikte kötü yanları da olmalı. Sizce? 

Hemen yanımdaki tablo Salvador Dali gözünden Picasso. Dali, Picasso'yu pek de beğenmiyormuş galiba ne dersiniz?

İşte benim erimeye başlamış saat figürüm bir tabloda daha görünüyor. Bu saat figürü bana her seferinde zamanın dur durak bilmeden akıp gittiği ve bizim ona hiç yetişemediğimiz duygusunu hissettiriyor. Haydi sizlerin fikirlerini alalım ;)

Üst sağda bakmaya doyamayacağınız ve bana sonsuzluğu simgeleyen Gala portresi ve aşağıda da kendi portresini resmetmiş. Sizce burada takma zorunda olduğu bir maskesi olduğunu mu anlatıyor?

En hayran olduğum tablolarından; Gala'yı resmeden Dali'yi resmetmek harikulade bir fikir öyle değil mi? 

Şimdi düşünüyorum da Salvador Dali'yi karşıma alıp konuşmaktan öte onunla çalışabilen onu her gün görebilecek biri olmak isterdim. Bir tabloyu çizerken, bir heykeli ortaya çıkarırken ya da aklına inanılmaz bir fikir geldiğinde gözlerindeki ışıltıyı görmek isterdim. Ve o zaman da ona yine aynı şeyi söylerdim; Salvador Domingo Felipe Jacinto Dalí i Domènech, iyi ki gelmişsin bu dünyaya ;)

Sevgiler...

Not: Salvador Dali Evi; İspanya, Figueres'te Girona kasabasında bulunmaktadır.