farkındalık
herşey
huzur
sevgi
İçindeki Sevgiyi Açığa Çıkar
Narnia Günlükleri yazarı C. S. Lewis diyor ki;
Bir ruha sahip değilsin
Ruhun ta kendisinin
Sahip olduğun şey bedenin
Böylesi güzel, güneşli ve içi ısıtan bir pazar gününde biraz bu sözler üzerine düşünelim istedim.
İnsanoğlu yaşarken kendisini maddeye, paraya ve gösterişe öyle bir kaptırıyor ki varoluşunun özünü unutup gidiyor. Bu pazar günü sizlere bunu hatırlatmak istedim. Tanrının özene bezene, en mükemmel biçimde yarattığı ruhlarımız hatırlanmayı bekliyorlar. Bir ruhumuz olduğunu, onun içerisinde barındırdığı bitmek tükenmek bilmeyen sevgiyi, ışığı, huzuru hatırlamak çok da zor değil. Aklınıza geldikçe bile ona dönseniz yüreğinizi, o güzel duygulara dönseniz yüzünüzü yaratacağınız değişimi fark edeceksiniz.
Dünyamız tarihten bu güne din adına işlenen cinayetler, yapılan katliamlarla kan gölüne döndü. Büyük güçlerin bitmek bilmeyen hırsları, perde arkasında yapılan anlaşmalar, ülke yönetimlerinin anlaşmazlıkları sonucu hep yaşayan halk yok oldu. Yok olan her zaman biz olduk. Birbirlerine kızgınlıklarını bile bizim üzerimizden çıkaran böylesine karanlık ruhlara karşı artık bizler de ruhumuza dönelim. İçimizdeki sevgiyi açığa çıkarıp çevremize ışık saçmaya başlayalım. Aydınlattığımız küçük çevremizde bile oluşacak değişikliklere inanamayacaksınız. Hayat bizden bunu yapmamızı bekliyor. Olanlara lanet okumak yerine, kötü şeylere yönelmek yerine kendimizi zorlayıp güzele yönelelim. Yıllardır lanet ettik ve bir şey değişmedi bir de bu yolu deneyelim. Denemekten hiçbir zaman zarar gelmez.
Işığa dokunduğunuzda meydana gelecek değişimi tüm bedeniniz ve ruhunuzla hissedeceksiniz.
Sevgiyle kalın...
Ne kadar net, basit ve anlaşılabilir bir söz.
YanıtlaSilSen yazdıktan sonra uzun uzun ben de düşündüm ve bedenime daha iyi bakmam gerektiğini düşündüm. Hani normalde tam tersi olur ya, insan kendini bedenden ibaret sanır, ruhunu hiç beslemez, sanırım bende de tam tersi var. Ruhun gelişiminin peşine düşüp bedeni bırakmak.
Oysa hayat bir dengede olma meselesiydi, di mi? En azından, bu ruh bu bedende kalmak istediği sürece :)
Sevgiyle...
Kesinlikle öyle:) Tanrı ile Sohbet'te şöyle diyor; Her ruhun gelişim süreci içinde, fiziksel bedeni tümüyle ihmal ederek, yalnızca kendi gelişimiyle ilgilendiği bir dönem vardır. Dünyevi başarıyı tümüyle bir yana koyarak, yalnızca kendini gerçekleştirmenin tek amaç haline geldiği bir dönemi vardır. Bu dönem, bir bakıma tehlikelidir. Bu dönemde varlık, ruhu olan bir beden değil, bedeni olan bir ruh olduğunu fark eder. Bu bakış açısında, olgunlaşana dek ise bedenle ilgili hiçbir şeyle ilgilenememe eğilimi olabilir.
SilBu durumun da zararlı olduğunu söylüyor kitap. Yani dediğin gibi her ikisinin de ihtiyaçlarını karşılamalı, ikisine de gereken değeri vermeliyiz. Denge şart ;)
Harika, bak ihtiyacım varmış o kitaba da...
Sil