Şans Ayağıma Geldi - The Cobbler

Her birimiz açıklığa kavuşturamadığımız, nasıl olduğunu bilemediğimiz şeylere sihirli sıfatı kullanırız ve her zaman hepimizin ilgisini çeker. The Cobbler, Şans Ayağıma Geldi isimli filmde de bahsettiğim bu sihirden var. İlginizi çekeceğine inandığım bu hikayede olanlar kimi zaman hepimizin hayallerini süslemiştir bence. Haydi hikaye neymiş bir bakalım.

Max Simkin, deden babaya, babasından da kendisine kalan bir meslek olan ayakkabıcılıkla uğraşmakta ama her gün aynı rutinde dolanıp durmaktan inanılmaz sıkılmış biridir. Yaşadığı bölgeye de son zamanlarda zengin kesimin taşınmaya başlamasıyla kendi hayatından oldukça rahatsız olmaya başlar.  

 Yine ayakkabı tamir ettiği bir gün makinesi bozulur ve maalesef o akşama o ayakkabı yetişmek zorundadır. Max de aşağıya inip babasından yadigar kalan eski makineyi kullanmaya başlar ve yukarıda bahsettiğim sihir Max'in hayatına o an girmiş olur. Bu eski makine sayesinde Max,  ayakkabıyı ayağına geçirir geçirmez, bir anda o ayakkabının sahibinin tıpkısının aynısı olur.

 Bunu farkeder etmez dükkanda kendi ayağına uyan neredeyse her ayakkabıyı denemeye başlayan Max, bunun eğlenceli tarafınıgördükten sonra bu durumdan fayda sağlamaya da başlar. Fakat ilerleyen günlerde, kendi hayatından çok sıkılmış olan Max için bu eğlence devam etmeyecektir.  

 Konusunu çok sevdiğim ve hatta bana, onlarca defa izlediğim, 1990 yapımı If The Shoe Fits isimli filmi tekrar hatırlatan The Cobbler, Şans Ayağıma Geldi bence çok daha vurucu bir halde sunulabilirdi izleyiciye. Böylesine güzel ve çekici bir hikaye için çok durağan bir tempoda ilerlediğini düşünüyor yine de izlenebilir yorumunda bulunuyorum. Keyifli seyirler dilerim ;)