alzheimer
film
film tavsiyesi
film yorumu
julianne moore
movie
still alice
unutma beni
Still Alice - Unutma Beni
Alzheimer başlı başına kötü bir hastalıkken erken yaşta alzheimera yakalanmak herhalde başınıza gelebilecek en kötü senaryolardan biridir. Alice'de maalesef, alzheimerın genetik şekilde nesilden nesile aktarılan bir türü olan, erken alzheimer olduğunu kendisinde fark ettiği değişiklikler sonucu öğrenir. Kariyerinin en üst seviyelerindeki hele bir de hafıza üzerine deneyler yapıp, konferanslar veren biri için ne kadar zordur gelin siz tahmin edin.
Büyümüş üç çocuğu, üniversitede verdiği dersleri, davet edildiği yerlerde yaptığı konuşmaları ile oldukça meşgul bir hayat süren Alice her gün yaptığı koşulardan birinde birdenbire nerede olduğunu tanıyamaz. Bu kaybolmuşluk hissi onu öyle çok korkutur ki hemen bir doktora gider.
Koşuda yaşadığı kaybolmuşluk hissinin ardından birçok farklılık peşi sıra gelir. Girdiği sınıfta hangi konuyu işlediğini hatırlayamaz, yıllardır yaptığı bir tarifin tek bir noktası bile aklında yoktur, hatta evindeki tuvaletin yerini bile bulamayacak hale gelir.
Yaşadığı rahatsızlık maalesef genetik geçişli bir tür olduğundan bu durumdan çocuklarına da acilen bahsetmek ve onların da isterlerse bu hastalığı taşıyıp taşımadıklarını öğrenmek ister. Bunu öğrenmek ve ileride kesinlikle alzheimera yakalanacağını bilmek nasıl bir histir düşünmek bile istemiyorum açıkçası.
Birlikte yaşamaya başladığı bu beklenmedik hastalıkla başa çıkmaya çalışırken ailesinden ama özellikle kocasından büyük destek beklerken, beklediğini bulabilecek mi sizce? Tabii ki klasik erkek karakteri kendisini gösterecek ve ona hakettiği ilgiyi göstermeyecek. John, başlarda Alice'le zaman geçirmeye onu anlamaya çalışsa da zaman geçtikçe durumdan sıkılıp hayatına devam ettirmek ister.
Kazandığı Oscar'ı sonuna kadar hak eden Julianne Moore öyle güzel oynuyor ki gerçekten konuşamadığını, gerçekten hatırlamadığını, gerçekten kaybolduğunu görüyorsunuz. Baştan sona bir alzheimer hastasının yaşayabileceği adımları izleyecek ve bu hastalığı kimse yaşamasın diyeceksiniz. Keyifli seyirler dilerim...
Büyümüş üç çocuğu, üniversitede verdiği dersleri, davet edildiği yerlerde yaptığı konuşmaları ile oldukça meşgul bir hayat süren Alice her gün yaptığı koşulardan birinde birdenbire nerede olduğunu tanıyamaz. Bu kaybolmuşluk hissi onu öyle çok korkutur ki hemen bir doktora gider.
Koşuda yaşadığı kaybolmuşluk hissinin ardından birçok farklılık peşi sıra gelir. Girdiği sınıfta hangi konuyu işlediğini hatırlayamaz, yıllardır yaptığı bir tarifin tek bir noktası bile aklında yoktur, hatta evindeki tuvaletin yerini bile bulamayacak hale gelir.
Yaşadığı rahatsızlık maalesef genetik geçişli bir tür olduğundan bu durumdan çocuklarına da acilen bahsetmek ve onların da isterlerse bu hastalığı taşıyıp taşımadıklarını öğrenmek ister. Bunu öğrenmek ve ileride kesinlikle alzheimera yakalanacağını bilmek nasıl bir histir düşünmek bile istemiyorum açıkçası.
Birlikte yaşamaya başladığı bu beklenmedik hastalıkla başa çıkmaya çalışırken ailesinden ama özellikle kocasından büyük destek beklerken, beklediğini bulabilecek mi sizce? Tabii ki klasik erkek karakteri kendisini gösterecek ve ona hakettiği ilgiyi göstermeyecek. John, başlarda Alice'le zaman geçirmeye onu anlamaya çalışsa da zaman geçtikçe durumdan sıkılıp hayatına devam ettirmek ister.
Kazandığı Oscar'ı sonuna kadar hak eden Julianne Moore öyle güzel oynuyor ki gerçekten konuşamadığını, gerçekten hatırlamadığını, gerçekten kaybolduğunu görüyorsunuz. Baştan sona bir alzheimer hastasının yaşayabileceği adımları izleyecek ve bu hastalığı kimse yaşamasın diyeceksiniz. Keyifli seyirler dilerim...
moore ve oskar..
YanıtlaSilhmmm... bence oyunculukta pek birşey yok. hiç birşey çizgi dışı değil. moore fazla çaba harcamamış.
oyunculuk yeteneği gerektiren bir rol değil. ama kurgu harika. özellikle yaşlanan toplumları ilgilendiren
çok önemli bir konu. belki bu yüzden oskar aldı...
Tabii bunlar da sizin görüşleriniz fakat hangi rol oyunculuk gerektirmez inanın bilemedim. Adı üzerinde rol! Olmadığı birini canlandırıyor oyuncu. Eğer konuya oscar verilseydi farklı bir ödül alırdı mesela en iyi senaryo gibi. Ama oyunculuk beğenilmiş ki en iyi kadın oyuncu oscarı kendisine verildi.
SilFatoş hanım Moore'un oyunculuğunda pek bir şey yok demek evet pek de tartışılabilecek bir konu değil :) ee biraz da had meselesi tabii ;)
Silve filmin yönetmeni Richard Glatzer, benzer bir kaderle ALS hastalığından bugün vefat etti...
YanıtlaSilAhh evet, okumuştum ben de ve yazmayı unutmuşum teşekkür ederim. Belki de bu yüzden çekmiştir bu filmi. Sonuçta ALS de uzun yıllar süren bir hastalık.
Silseyredilecekler listem de ama hala fırsat olmadı:(
YanıtlaSilsevgiler.
Umarım en kısa zamanda izleyebilirsin. Sevgiler benden...
SilFilmin konusunu bilmiyordum. En kısa zamanda izleyeceğim.
YanıtlaSilYorumlarını bekliyorum izledikten sonra. Sevgiler ...
SilRichard Glatzer'i de kaybettik :(
YanıtlaSilAlzheimer çok beter bir hastalık Allah düşmanımın başına vermesin. Paylaşım için çok teşekkürler.
Rica ederim. Hastalıklar bizler için. Bizi neler bekliyor kim bilir.
Silbenim annem alzaymır hastası:) konusu geçen herşeyi okuyorum ve seyrediyorum,
YanıtlaSilsanırım kendim için çünkü onun için yapacak şey pek yok:(
Maalesef zor bir hastalık. Hoş başa gelince hangisi kolay ki? Her birinin çaresi bulunur umarım. Elimden gelen tek şey bu. Size de kolaylıklar dilerim.
Sil