film
film tavsiyesi
film yorumu
kitap hırsızı
movie
sinema
the book thief
Kitap Hırsızı - The Book Thief
Marcus Zusak'ın The Book Thief isimli kitabından uyarlanan Kitap Hırsızı'na baştan sona bayıldım. Filmi böylesine güzelse kitabının güzelliği hayallerimin sınırlarını zorlayacağa benzer. Her sahnesi özenle çekilmiş, bize birçok mesaj veren çok güzel bir film olmuş.
Liesel, evlatlık olarak getirildiği yeni ailesine ve ortama alışmaya çalışan daha dokuz yaşında küçücük bir kız çocuğudur. 2. Dünya Savaşı Nazi Almanya'sında kardeşini ve annesini yeni kaybetmiş okuma yazma bilmeyen Liesel başlarda buradan kaçıp gitmenin planlarını yapsa da yeni babası onu öyle sever ve kollar ki bütün hayatı değişir.
Bu yeni ortama alışmasında bir diğer önemli yardımcı da kapı komşuları Rudy olmuştur. Rudy sıcakkanlı, konuşkan ve çok canlı bir çocuktur ve Liesel'e her zaman hem destek hem de yardımcı olmuştur.
9 yaşında olmasına rağmen okuma yazma bilmeyen Liesel babasıyla birlikte evin bodrumunda kocaman bir sözlük oluştururlar. Duvarlara çizdikleri bütün harflerin yanına ilk kez duydukları ya da onlara farklı gelen tüm kelimeleri yazarlar. Liesel'in ailesinden hatıra kalan tek kitabı da böylece okumayı başarırlar.
Nazi Almanyası'nda Hitler'e saygılarını kitap yakaran gösteren bir törende Liesel de istemeden koca yığına bir kitap fırlatır fakat kalabalık dağılır dağılmaz oraya geri döner. Kimsenin onu görmemesine dikkat ederek bir tanecik kitap kurtarabilir.
Aynı günlerde annesinin temizleyip ütülediği gömlekleri belediye başkanın evine götürmeye başlamıştır. Belediye başkanının karısından gördüğü sıcaklık ve onu kütüphanelerine davet etmesiyle kocaman bir hazineye kavuşmuş olur fakat bu sevinci uzun sürmez. Belediye başkanı bir süre sonra bu ziyaretlere karşı çıkar ve onun eve gelmesini yasaklar.
Babasının yıllar öncesinden gönül borcu olduğu biri aracılığıyla evlerinde saklanmak üzere Max çıkagelir. Yahudi olduğundan sokağa çıkamayan Max Liesel'e her gün dışarıyı anlatmasını ister ve bu sayede Liesel'ın anlatım yeteneği de gelişir.
Bodrumda, yerde yatmaktan hastalanan Max'e iyi geleceğini düşünüp Liesel belediye başkanının evine gizlice girer ve kütüphaneden ödünç kitaplar almaya başlar. Her kitabı Max'e okuyup sonra yerine geri götürür.
Günler geçer, Max iyileşir fakat evden ayrılmak zorunda kalır. Liesel onu hiç unutmayacaktır.
Almanya'ya hava saldırıları başlamıştır. İnsanlar çalan sirenlerin ardından sığınaklara koşarlar ve saldırı bitene dek oradan çıkmazlar. Bomba seslerini duydukça daha da korkar daha da sinerlerken Liesel onlara masal anlatmaya başlar ve bu sürenin daha kolay geçmesini sağlar.
Liesel, evlatlık olarak getirildiği yeni ailesine ve ortama alışmaya çalışan daha dokuz yaşında küçücük bir kız çocuğudur. 2. Dünya Savaşı Nazi Almanya'sında kardeşini ve annesini yeni kaybetmiş okuma yazma bilmeyen Liesel başlarda buradan kaçıp gitmenin planlarını yapsa da yeni babası onu öyle sever ve kollar ki bütün hayatı değişir.
Bu yeni ortama alışmasında bir diğer önemli yardımcı da kapı komşuları Rudy olmuştur. Rudy sıcakkanlı, konuşkan ve çok canlı bir çocuktur ve Liesel'e her zaman hem destek hem de yardımcı olmuştur.
9 yaşında olmasına rağmen okuma yazma bilmeyen Liesel babasıyla birlikte evin bodrumunda kocaman bir sözlük oluştururlar. Duvarlara çizdikleri bütün harflerin yanına ilk kez duydukları ya da onlara farklı gelen tüm kelimeleri yazarlar. Liesel'in ailesinden hatıra kalan tek kitabı da böylece okumayı başarırlar.
Nazi Almanyası'nda Hitler'e saygılarını kitap yakaran gösteren bir törende Liesel de istemeden koca yığına bir kitap fırlatır fakat kalabalık dağılır dağılmaz oraya geri döner. Kimsenin onu görmemesine dikkat ederek bir tanecik kitap kurtarabilir.
Aynı günlerde annesinin temizleyip ütülediği gömlekleri belediye başkanın evine götürmeye başlamıştır. Belediye başkanının karısından gördüğü sıcaklık ve onu kütüphanelerine davet etmesiyle kocaman bir hazineye kavuşmuş olur fakat bu sevinci uzun sürmez. Belediye başkanı bir süre sonra bu ziyaretlere karşı çıkar ve onun eve gelmesini yasaklar.
Babasının yıllar öncesinden gönül borcu olduğu biri aracılığıyla evlerinde saklanmak üzere Max çıkagelir. Yahudi olduğundan sokağa çıkamayan Max Liesel'e her gün dışarıyı anlatmasını ister ve bu sayede Liesel'ın anlatım yeteneği de gelişir.
Bodrumda, yerde yatmaktan hastalanan Max'e iyi geleceğini düşünüp Liesel belediye başkanının evine gizlice girer ve kütüphaneden ödünç kitaplar almaya başlar. Her kitabı Max'e okuyup sonra yerine geri götürür.
Günler geçer, Max iyileşir fakat evden ayrılmak zorunda kalır. Liesel onu hiç unutmayacaktır.
Almanya'ya hava saldırıları başlamıştır. İnsanlar çalan sirenlerin ardından sığınaklara koşarlar ve saldırı bitene dek oradan çıkmazlar. Bomba seslerini duydukça daha da korkar daha da sinerlerken Liesel onlara masal anlatmaya başlar ve bu sürenin daha kolay geçmesini sağlar.
Fakat bir gece sirenler çalmaz...
Filmin, her birinizi benim kadar etkileyeceğini düşünüyorum. Dayanamadım bayağı detaylı anlattım ama daha anlatmadığım onlarca şey var. Mutlaka izlemelisiniz diyebileceğim bir film bu. Keyifli seyirler :)
Konuyla İlgili Düşüncenizi Yorum Bölümünde Paylaşabilirsiniz