bir zamanlar her şey mümkündü
book
kitap
kitap ağacı
kitap tavsiyesi
kitap yorumu
ozanser uğurlu
Bir Zamanlar Her Şey Mümkündü - Ozanser Uğurlu
Bir zamanlar Her Şey Mümkündü, daha önce duymadığım ve fakat Kitap Ağacı buluşmasında tanışacağımızı öğrendiğim Ozanser Uğurlu'nun üçüncü kitabı. Hiç bir kitabını okumadan yazarının karşısında oturmak olmaz diyerek son kitabını alıp okudum.
Baş kahramanımız Bülent, hayatının kitapta anlatılan kesimine kadar herkes tarafından takdir edilen bir erkek, mükemmel bir eş ve mutlu bir aile babası olarak bize tanıtılıyor. Kitaptaki kesit ise ailecek gittikleri bir market alışverişinde çoook eski bir sevgilisiyle karşılaşmasıyla başlıyor.
Eski sevgiliyi görünce geçmişteki duyguları depreşen Bülent muhteşem hatalar zincirinin ilkini eşine yalan söylemekle başlıyor ve sonra ipin ucu kaçıyor zaten :)
Mükemmel eş figürünün tam tersi bir hayat yaşıyor resmen. Evden ayrılıyor, bir süre otelde kalıyor. Orada yapamayıp yakın arkadaşlarından birinin yanına taşınıyor. Evinde kaldığı arkadaşının kız arkadaşının arkadaşıyla (üfff ne tanımlama ama) bir ilişki yaşıyor. Kız onu sevmeye başlıyor fakat onun tek aradığı cinsellik. Bir hayat kadınıyla beraber oluyor. Bütün bunları yaparken oğlunu sadece bir kerecik arıyor. Kendine bir ev tutuyor. Gelsin partiler, gitsin partiler moduna da geçiyor. Daha fazla uzatamayacağım kısacası yapmadığı pislik kalmıyor.
Ben, kitabın başından sonuna kadar Bülent'e kızmaktan kendimi alamadım. Hoş kitaptaki herkes bir acayipti. O kadar insan içerisinde sadece iki kişi bu evliliği kurtarmak adına çeşitli adımlar attılar fakat bunlardan hiç biri eşlerden biri olmadı. Her ikisi de inatlarından dönmediler.
Konu olarak hiç sevmedim kitabı çok üzgünüm çünkü bence tam bir kıyamet senaryosuydu. Ozanser Bey de bu kitabın bir erkek kitabı olduğunu, onun yaşadığı gel-gitleri anlatmaya çalıştığını, bizim de kitabı o yönüyle değerlendirmemizi istedi. Tabii "Türkiye'de okunan kitapların %85'inin de kadınlar tarafından okunduğunu bildiğini" de söyledi :) Yaşasın kadın gücü! Ben de yorumu sizlere bırakıyorum. Eğer okursanız bana haber edin. Burada kitabı acımadan tartışalım.
Baş kahramanımız Bülent, hayatının kitapta anlatılan kesimine kadar herkes tarafından takdir edilen bir erkek, mükemmel bir eş ve mutlu bir aile babası olarak bize tanıtılıyor. Kitaptaki kesit ise ailecek gittikleri bir market alışverişinde çoook eski bir sevgilisiyle karşılaşmasıyla başlıyor.
Eski sevgiliyi görünce geçmişteki duyguları depreşen Bülent muhteşem hatalar zincirinin ilkini eşine yalan söylemekle başlıyor ve sonra ipin ucu kaçıyor zaten :)
Mükemmel eş figürünün tam tersi bir hayat yaşıyor resmen. Evden ayrılıyor, bir süre otelde kalıyor. Orada yapamayıp yakın arkadaşlarından birinin yanına taşınıyor. Evinde kaldığı arkadaşının kız arkadaşının arkadaşıyla (üfff ne tanımlama ama) bir ilişki yaşıyor. Kız onu sevmeye başlıyor fakat onun tek aradığı cinsellik. Bir hayat kadınıyla beraber oluyor. Bütün bunları yaparken oğlunu sadece bir kerecik arıyor. Kendine bir ev tutuyor. Gelsin partiler, gitsin partiler moduna da geçiyor. Daha fazla uzatamayacağım kısacası yapmadığı pislik kalmıyor.
Ben, kitabın başından sonuna kadar Bülent'e kızmaktan kendimi alamadım. Hoş kitaptaki herkes bir acayipti. O kadar insan içerisinde sadece iki kişi bu evliliği kurtarmak adına çeşitli adımlar attılar fakat bunlardan hiç biri eşlerden biri olmadı. Her ikisi de inatlarından dönmediler.
Konu olarak hiç sevmedim kitabı çok üzgünüm çünkü bence tam bir kıyamet senaryosuydu. Ozanser Bey de bu kitabın bir erkek kitabı olduğunu, onun yaşadığı gel-gitleri anlatmaya çalıştığını, bizim de kitabı o yönüyle değerlendirmemizi istedi. Tabii "Türkiye'de okunan kitapların %85'inin de kadınlar tarafından okunduğunu bildiğini" de söyledi :) Yaşasın kadın gücü! Ben de yorumu sizlere bırakıyorum. Eğer okursanız bana haber edin. Burada kitabı acımadan tartışalım.
Konuyla İlgili Düşüncenizi Yorum Bölümünde Paylaşabilirsiniz