Ankara
ankara garı
artı yaşam turizm
gap
gap turu
gezi
seyahat
tatil
tren
tren yolculuğu
Farklı Bir Deneyim; Tren Yolculuğu
Önceden hazırladığım bir post haricinde bayram boyunca buralarda olamadım biliyorsunuz. Nedeni de müthiş bir GAP Turu'na çıkmış olmamızdı. Hem de trenle gidip geldik. Sizleri de böylesine heyecanlandırır mı bilmem ama ben ilk tren seyahatimi yaptığım için oldukça heyecanlıydım.
Artı Yaşam Turizm'le çıkacağımız bu heyecanlı yolculuğun buluşma noktası tabii ki Ankara Tren Garı'ydı. 19:00 da yola çıkacak trenimiz için 18:30'da rehberimiz Cem Yücel ve diğer tur misafirleriyle buluştuk. Her tur başında olduğu gibi herkes birbirine kısa, kaçamak bakışlar atmakla yetindi.
Küçük merhabalaşmaların ardından "Örtülü - Kuşetli Kompartımanlar"ımızın biletlerini aldık. Evet, yataklı bir tren yolculuğuydu bu ve benim heyecanlandıran yanlarından biri de buydu.
Biletlerimizi aldıktan sonra 2. perondan kalkacak olan 4 Eylül Mavi Treni'ne doğru bavullarımızla yola koyulduk. Önce vagonumuzu bulmamız gerekiyordu. 21 kişilik bir güruh halinde önce yanlış tarafa gidip 7. vagonun aslında tam aksi istikamette olduğunu fark ettik. İçerisinde 9 günlük kıyafet vs bulunan koca koca bavulların vagona çıkarılması pek de kolay olmadı. İmece usulü yaptık bir şeyler :) Bu kez sıra kompartımanların bulunmasındaydı. Biz 4 kişilik bir aile olarak tüm kompartımanı doldurduğumuzdan sorun yoktu fakat ola ki siz daha az kişiyle seyahat edecek olursanız bence boşta kalan biletleri de alın ki küçücük oda içinde hiç tanımadığınız biriyle yolculuk etmek zorunda kalmayın.
Kompartıman bulununca yapılması gereken en önemli şey bavulların ortadan kaldırılması ki bavullar büyükse bu da bir sorun teşkil ediyor. Oturduğunuz yerlerin altındaki boşluklara ite kaka sokarsanız kompartıman içerisinde rahat edebilirsiniz. Yok olmazsa hareket özgürlüğünüz oldukça kısıtlanacak demektir. Neyse ki zor kullanarak bütün bavulları sığıştırdık o boşluklara :)
Örtülü - Kuşetli olarak tabir edilen vagonlarda, kompartıman içerisinde sadece yukarıda gördüğünüz tepsimsi yapı, karşılıklı konumlandırılmış 4 adet (bazılarında 6 kişilik oluyormuş) koltuk bulunuyor. Aşağıdaki koltuklar tutma yerinden çekilerek alttaki iki yatağı oluşturuyor. Aynı mantıkla yukarıda da 2 adet yatak konumlandırılmış. Yani dediğim gibi bu küçücük ortamda başkalarıyla seyahat etmek istemezsiniz :)
Gördüğünüz poşetler içerisinde 1 adet pike, 1 adet çarşaf ve 1 adet de yastık kılıfı vagon görevlisi tarafından dağıtılıyor. Tabii yastıkları da ayrıca veriyor. Giderkenki görevlimiz azıcık suratsızdı söylemeden geçemeyeceğim. "Biz yemek yemeğe gideceğiz siz buraya bıraksanız olur mu?" dedik. Ik-mık etti, bırakamam gibilerinden. Biz de annemle babamı yemekli vagona gönderip bu poşetleri ve yastıklarımızı bekledik. Bir de sabahleyin yatağınızı toplayıp çarşafınızı, pikenizi falan katlayıp teslim etmeniz gerekiyor. Bulduğun gibi bırak mantığı. Örtülü-kuşetli vagonlarda bir başta bir de sonda olmak üzere 2 adet tuvalet var ve durumları pek iyi değil. Başka seçenek olmayınca bütün duyu organlarınıza "off" verip işinizi halletmeniz gerekiyor ;) Haa birde tren istasyonda durduğunda tuvalete girmek, tuvaletinizi yapmak yasak. Nedenini siz anladınız ;)
Tren yolculuğunun bizler için en komik geçen anlarından birisi de yatakları hazırladığımız kısım oldu. Çünkü minik olan hareket alanı yataklar açıldığında iyice ufaldı ve hepimiz ayakta olduğumuzdan komik anlar yaşandı. Yan odalardan da kikir kikir gülüşme seslerini duyabiliyorduk. Yatağı hazır olanı yatırarak ortamı ferahlattık :) Didem ve ben üstte annemler de altta yattılar. "Eee peki iyi uyudun mu?" diye soranlarınız olursa sıcaktan buharlaşmak üzere olmasaydım çok daha iyi uyuyacaktım diyebilirim. Şu açılmasıyla kapanması sorun olan minik camımız var ya geceleyin kalkıp kalkıp onu açtım ferahlamak için fakat bu kez de annemler aşağıda üşüyüp camı kapattılar. Bütün geceyi aç-kapa yaparak atlattık neyse ki.
Günün ışımasıyla bizimkiler ayaklanmaya başlamıştı ama ben sıcaktan uyuyamadığımdan, kompartımanın da birazcık serinlemesiyle 1-2 saat derin bir uyku çektim. Ardından da kahvaltı için yemekli vagona geçtik. Eşsiz manzaralar eşliğinde kahvaltımızı yaptıktan sonra tekrar odamıza dönüp 10:30'u, Malatya'ya varış saatimizi, beklemeye başladık.
Gece gürül gürül yanan kalorifer sönüp, havalandırma açılınca üşüdüm haliyle ;) Sen de bir pişiyorsun bir üşüyorsun demeyin sakın. Yaşamayan bilmez. İşte uykusuz ve üşüyen ben.
Yataklarımızı toplamıştık. Her şey görevliye teslim edilmişti. Kahvaltımızı da yapmıştık. Artık yapılacak tek şey manzara seyretmekti. Malatya'ya yaklaştıkça da kayısı bahçeleri çoğaldıkça çoğaldı. Sonbaharın etkisiyle çok farklı bir sarı tonuna bürünen kayısı ağacı yaprakları bize çok keyifli bir seyirlik oluşturmuştu.
Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen tren yolculuğunun insana çok farklı şeyler yaşatabildiğine şahit oldum. Herkese tavsiye ederim, en azından bir kere bu heyecanı yaşamalısınız. Tabii TCDD'den de bir ricam var. Vagonlara, özellikle vagonların tuvaletlerine biraz bakım yapılamaz mı acaba? Bunlar bizim değerlerimiz ve kaybetmemeliyiz.
Çok güzel bir tren yolculuğuyla Malatya'ya vardık. Sıradaki yazılara bayılacaksınız :)
Artı Yaşam Turizm'le çıkacağımız bu heyecanlı yolculuğun buluşma noktası tabii ki Ankara Tren Garı'ydı. 19:00 da yola çıkacak trenimiz için 18:30'da rehberimiz Cem Yücel ve diğer tur misafirleriyle buluştuk. Her tur başında olduğu gibi herkes birbirine kısa, kaçamak bakışlar atmakla yetindi.
Küçük merhabalaşmaların ardından "Örtülü - Kuşetli Kompartımanlar"ımızın biletlerini aldık. Evet, yataklı bir tren yolculuğuydu bu ve benim heyecanlandıran yanlarından biri de buydu.
Biletlerimizi aldıktan sonra 2. perondan kalkacak olan 4 Eylül Mavi Treni'ne doğru bavullarımızla yola koyulduk. Önce vagonumuzu bulmamız gerekiyordu. 21 kişilik bir güruh halinde önce yanlış tarafa gidip 7. vagonun aslında tam aksi istikamette olduğunu fark ettik. İçerisinde 9 günlük kıyafet vs bulunan koca koca bavulların vagona çıkarılması pek de kolay olmadı. İmece usulü yaptık bir şeyler :) Bu kez sıra kompartımanların bulunmasındaydı. Biz 4 kişilik bir aile olarak tüm kompartımanı doldurduğumuzdan sorun yoktu fakat ola ki siz daha az kişiyle seyahat edecek olursanız bence boşta kalan biletleri de alın ki küçücük oda içinde hiç tanımadığınız biriyle yolculuk etmek zorunda kalmayın.
Kompartıman bulununca yapılması gereken en önemli şey bavulların ortadan kaldırılması ki bavullar büyükse bu da bir sorun teşkil ediyor. Oturduğunuz yerlerin altındaki boşluklara ite kaka sokarsanız kompartıman içerisinde rahat edebilirsiniz. Yok olmazsa hareket özgürlüğünüz oldukça kısıtlanacak demektir. Neyse ki zor kullanarak bütün bavulları sığıştırdık o boşluklara :)
Örtülü - Kuşetli olarak tabir edilen vagonlarda, kompartıman içerisinde sadece yukarıda gördüğünüz tepsimsi yapı, karşılıklı konumlandırılmış 4 adet (bazılarında 6 kişilik oluyormuş) koltuk bulunuyor. Aşağıdaki koltuklar tutma yerinden çekilerek alttaki iki yatağı oluşturuyor. Aynı mantıkla yukarıda da 2 adet yatak konumlandırılmış. Yani dediğim gibi bu küçücük ortamda başkalarıyla seyahat etmek istemezsiniz :)
Gördüğünüz poşetler içerisinde 1 adet pike, 1 adet çarşaf ve 1 adet de yastık kılıfı vagon görevlisi tarafından dağıtılıyor. Tabii yastıkları da ayrıca veriyor. Giderkenki görevlimiz azıcık suratsızdı söylemeden geçemeyeceğim. "Biz yemek yemeğe gideceğiz siz buraya bıraksanız olur mu?" dedik. Ik-mık etti, bırakamam gibilerinden. Biz de annemle babamı yemekli vagona gönderip bu poşetleri ve yastıklarımızı bekledik. Bir de sabahleyin yatağınızı toplayıp çarşafınızı, pikenizi falan katlayıp teslim etmeniz gerekiyor. Bulduğun gibi bırak mantığı. Örtülü-kuşetli vagonlarda bir başta bir de sonda olmak üzere 2 adet tuvalet var ve durumları pek iyi değil. Başka seçenek olmayınca bütün duyu organlarınıza "off" verip işinizi halletmeniz gerekiyor ;) Haa birde tren istasyonda durduğunda tuvalete girmek, tuvaletinizi yapmak yasak. Nedenini siz anladınız ;)
Bu amblemi uzun zamandır görmemiştim ama çok severim. Sizlerle de paylaşmak istedim. Benim için çok anlamlıdır. "Türk malı, Türk'ün malı, herkes onu kullanmalı" sloganıyla büyümüş biri olarak benim için çok etkileyicidir.
Resmin solunda gördüğünüz kapıların ardında kalıyorduk hepimiz ve bu daracık koridorlarda yürüdük. Raylardan gelen eşsiz, ritmik sesler de bizlere eşlik etti. Yemekli vagonda yemek yiyebilmek pek de kolay değil. Garsonun yanınıza gelmesi ve yemeğin hazırlanıp önünüze gelebilmesi saatler alıyor ve o kadar sabırlı iseniz bu şansa erişebiliyorsunuz. Neyse ki biz erken davrandığımızdan midemize sıcak bir şeyler sokabildik. Yemekli vagon dönüşü geldiğimiz kompartımanımız kapısı kapalı olduğundan alev alev yanıyordu. Görevliye zorla kapattırdığımız minnacık camı şimdi açmak zorundaydık ve inanın bunun için bile birkaç takla atmamız gerekti.Tren yolculuğunun bizler için en komik geçen anlarından birisi de yatakları hazırladığımız kısım oldu. Çünkü minik olan hareket alanı yataklar açıldığında iyice ufaldı ve hepimiz ayakta olduğumuzdan komik anlar yaşandı. Yan odalardan da kikir kikir gülüşme seslerini duyabiliyorduk. Yatağı hazır olanı yatırarak ortamı ferahlattık :) Didem ve ben üstte annemler de altta yattılar. "Eee peki iyi uyudun mu?" diye soranlarınız olursa sıcaktan buharlaşmak üzere olmasaydım çok daha iyi uyuyacaktım diyebilirim. Şu açılmasıyla kapanması sorun olan minik camımız var ya geceleyin kalkıp kalkıp onu açtım ferahlamak için fakat bu kez de annemler aşağıda üşüyüp camı kapattılar. Bütün geceyi aç-kapa yaparak atlattık neyse ki.
Günün ışımasıyla bizimkiler ayaklanmaya başlamıştı ama ben sıcaktan uyuyamadığımdan, kompartımanın da birazcık serinlemesiyle 1-2 saat derin bir uyku çektim. Ardından da kahvaltı için yemekli vagona geçtik. Eşsiz manzaralar eşliğinde kahvaltımızı yaptıktan sonra tekrar odamıza dönüp 10:30'u, Malatya'ya varış saatimizi, beklemeye başladık.
Gece gürül gürül yanan kalorifer sönüp, havalandırma açılınca üşüdüm haliyle ;) Sen de bir pişiyorsun bir üşüyorsun demeyin sakın. Yaşamayan bilmez. İşte uykusuz ve üşüyen ben.
Yataklarımızı toplamıştık. Her şey görevliye teslim edilmişti. Kahvaltımızı da yapmıştık. Artık yapılacak tek şey manzara seyretmekti. Malatya'ya yaklaştıkça da kayısı bahçeleri çoğaldıkça çoğaldı. Sonbaharın etkisiyle çok farklı bir sarı tonuna bürünen kayısı ağacı yaprakları bize çok keyifli bir seyirlik oluşturmuştu.
Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen tren yolculuğunun insana çok farklı şeyler yaşatabildiğine şahit oldum. Herkese tavsiye ederim, en azından bir kere bu heyecanı yaşamalısınız. Tabii TCDD'den de bir ricam var. Vagonlara, özellikle vagonların tuvaletlerine biraz bakım yapılamaz mı acaba? Bunlar bizim değerlerimiz ve kaybetmemeliyiz.
Çok güzel bir tren yolculuğuyla Malatya'ya vardık. Sıradaki yazılara bayılacaksınız :)
Konuyla İlgili Düşüncenizi Yorum Bölümünde Paylaşabilirsiniz