Bayram tatilimizi ancak anlatmaya başlayabiliyorum kusuruma bakmayın. Eve daha yeni gelebildim. Yerleştim ettim derken bu zaman oldu. Biraz daha ertelersem araya arkadaşımın düğünü de girecekti ondan pazar sabahı bir hız başlayayım dedim.
Arife günü sabahı varış noktamızın Amasra olduğu gezimiz için yola çıktık. Giderken, seneler önce olduğu gibi sahil yolundan gitmeye karar vermiştik ama yol çok zorluydu. Yazılarımı okudukça anlayacaksınız beni. Sabah 05:45 te yola çıkıp kahvaltımızı Sinop'ta yaptık. 07:30 - 08:00 gibi vardığımız Sinop meydanında kimsecikler yoktu haliyle ama koca çınarların altında çok ama çok güzel bir kahvaltı yaptık.
Maalesef mükellef sayfamızı çekmemişiz, malum açlık :) Ama tıka basa doyduk. Sinop'ta en sevdiğim yer bu meydan ve meydandaki çınarlar altında çay içip bir şeyler yemek. Tabii çeşitli kumsalları, plajları var ama beni onlar pek çekmiyor. Sinop merkez zaten öyle çok kocaman değil. Gidip görebileceğiniz sınırlı yerler var. Deniz tatili için gidilebilecek güzel bir Karadeniz şehri. Biz yolumuza devam edersek, hazır buraya gelmişken Erfelek Şelalelerini görmeyi kafaya koyduğumdan bizimkileri ikna ettim ve kahvaltının ardından Erfelek yollarına düştük. Bir süre için yolun kötü olacağını söylemek zorundayım çünkü yol üzerinde içme suyu çalışmaları yapılıyor. Yolun çok büyük bir bölümünde asfalt kalmamış hatta zaman zaman düzgün yol bile kalmamış. Giderken keşke söylemeseydim diye söylendim içimden ama şükür ki gidince herkes beğendi :)
Yol üzerinde karşılaştığımız bu kuru ağaç yeşillikle içerisinde bir anıt gibi yükseliyordu. Durup çekemeden edemedik.
Kızıl saçlı fotoğrafçı
Şelaleleri görmek için geçmeniz gereken ilk yer bu güzelim köprü. Evet, üzerinden geçerken sallanıyor ve evet acaba düşer miyim korkusu da yaşıyorsunuz ama zaten onu güzel yapan da bu hissettirdikleri değil mi?
Suyun olduğu yerler hep böyle yemyeşil, hep böyle güzel. Giderek azalmaya başlayan bu güzelliklere lütfen el birliğiyle sahip çıkalım.
Bu yemyeşil güzellik bize yolun tüm yorgunluğunu, tozunu toprağını attırınca şelaleler için sadece sesi takip etmemiz yeterli oldu. Kısa bir yürüyüşten sonra sağımızda işte bu güzellik karşıladı bizi;
Bu manzara çok uzun süre izlenebilir bence, ya sizce? Şelaleye bakan tarafta, oturup onu uzun uzun izleyebileceğiniz piknik masaları var. Sabahın erken saatlerinde gidip kahvaltınızı da orada yapabilirsiniz. Hava öylesine temiz ve güzel ki orada yapın zaten. Ardından küçüklü büyüklü tam 28 adet şelalesi olan Erfelek'i bir rehber eşliğinde gezmenizi tavsiye ederim. Biz gerek zamanımız olmadığından, gerekse de bunun için hazırlanmadığımızdan yapamadık tabii ki ama bu doğa güzelliği kaçırılmamalı. Meraktan biraz içerilere yürüyünce ikinci şelaleye de ulaştık ve onu da fotoğrafladık ama geri kalanları sizlerden görürüm artık :)
Söylediğim gibi bu ikinci şelale daha küçük ama döküldüğü yer doğal bir havuz oluşturmuş. Yemyeşil sadece su sesini duyuyorsunuz. Suyu nasıl buz gibidir tahmin edersiniz. Günümüzü orada geçirecek olsak ayaklarımızı içine sokmuş dinlendiriyor olurduk ama yola düşme vaktiydi. Birer çay içip yolumuza koyulduk.
Konuyla İlgili Düşüncenizi Yorum Bölümünde Paylaşabilirsiniz